KAHRAMANMARAŞ’IN İLK SEYYAR ÇİÇEKÇİSİ: ALİ DOĞAN

 

Kahramanmaraş’ın ilk seyyar çiçekçisi Ali Doğan, 20 Ağustos 2015’te hayata veda ettiğinde geriye toprağın kırmızılığına boyanmış atölyesi, boynu bükük çiçekleri ve mavi boyalı, üç tekerlekli işporta arabası kalır.

 

“Merhum Ali Doğan’a; ailesi Ali Baba, arkadaş çevresi Gavurdağlı, mahalleli ve çarşı sakinleri ise Çiçekçi Amca diye seslenirdi.”

 

1Temmuz 1939’da Kahramanmaraş’ın Türkoğlu ilçesine bağlı Dedeler köyünde dünyaya gelen Ali Doğan, beşi erkek üçü kız olan kardeşlerin en büyüğüdür. Ailesinin ilk göz ağrısı olması nedeniyle babası Mustafa Bey ona çok düşkündür. Bu yüzden onu hep gözünün önünde görmek ister. Zira o, çok hareketli ve kavgadan gözünü sakınmayan kara yağız bir delikanlıdır. Cesurdur ve merttir. Başını kolayca belaya sokmaya müsaittir. Çocukluk ve ilk gençlik yıllarını bu köyde ailesiyle geçiren Ali Baba, askerliğini yaptıktan sonra düzenli bir iş bulmak maksadıyla dönemin meşhur iş kapısı olan Almanya’ya gitmek ister. Fakat buna babası Mustafa Bey izin vermez. Annesi Eşe Hanım’ın da rızasını alamayan Ali Baba, en azından Kahramanmaraş’ın merkezinde iş bularak çalışmayı düşünür. O sıralarda şansı yaver gider ve TCDD’nin bahçeden anlayan bir çalışan aramasıyla burada işe girer. 1988’de emekli olana kadar Kahramanmaraş tren garında çalışır. Dulkadiroğlu’nda yer alan Şeyhadil Mahallesine yerleşir. Evlenir ve eşi Hayriye Hanım ile yedi kez çocuk sevinci yaşarlar. Hayatı ev ve iş yeri arasında geçerken çocuklarını ihmal etmez. Onları fırsat buldukça tren yolculuğuna çıkarır. Çocukluklarını doyasıya yaşatmaya çalışır. Her tren seferinde bir çocuğunu yanına alır. Özellikle çiçek ve toprak temin etmeye gittiği Adana ve Mersin, çocuklarının uğrak durakları olurken İstanbul da yollarının düştüğü illerdendir.

 

Emekliliğiyle birlikte evinin bahçesini tam anlamıyla çiçek üretim merkezine çeviren Ali Baba, yağ tenekelerinden dönüştürdüğü saksılara çiçekler diker. O, çiçeklere sevgiyle dokunur. Onları çocukları gibi görür. 1988’den hastalanıp yatağa düştüğü 2008’e kadar eviyle şehir merkezinin nabzının attığı çarşı arasında işporta arabasıyla mekik dokur. Mavi boyalı, üstü açık bu üç tekerlekli araba artık onun ekmek teknesidir. Her sabah işe çıkmadan arabanın üstünü özenerek hazırladığı çiçeklerle yola koyulur. Sakarya’dan aşağı Eski İtfaiye’ye indiğinde onun için ortam, çiçeklerini sunabileceği bir vitrine dönüşür. O, Kahramanmaraş’ta seyyar olarak çiçek satan ilk çiçekçidir.

 

Çarşıda onu tanımayan yoktur. Kısa boyu, esmer teni, ince bıyığı ve kasketiyle kendine has bir tarzı vardır. Güler yüzlü, şakacı ve konuşkandır. Gün boyu Trabzon Caddesi ile Kıbrıs Meydanı arasında selam vermediği tek esnaf kalmaz. Akşam olunca evinin yolunu tutan Ali Baba’nın yorgunluğu Eski İtfaiye yokuşuyla katmerlenir. Nihayet eve vardığında onu çocukları ve torunları karşılar. Çiçekleri de evinin dar girişinden onlar bahçeye taşırlar. Ali Baba, evine girdiğinde tuzlu ayran içip mutfakla salonu birbirine bağlayan pencerenin önündeki somyaya uzanır ve radyosunu açar. Akşam yemeği hazır olana kadar radyo dinler. Yemekten sonra bahçeye iner ve çiçeklerin günlük bakımını yapar.

 

Aile babalığının sorumluluğunu çok iyi bilir. Ailesinde kimin derdi varsa derman olmaya çalışır. Daha rahat şartlarda yaşamak varken kendisini çocukları için adeta feda eder. Günleri aynı işleri yapmakla geçen Ali Baba ilerleyen yaşına rağmen dinçtir fakat ortaya diyabet hastalığı çıkar. Ailede çeşitli sorunların da baş göstermesiyle birlikte hastalığı ilerler. Hastalık sinirsel birtakım sorunları da beraberinde getirir ve 2008 yılında bir anlık öfke patlaması sonucunda felç geçirir. Yatağa düşer. Yedi yıl yatakta kalır.

 

Bu yedi yıllık sürede onun en büyük destekçisi eşi Hayriye Hanım ve kızlarıdır. Ali Baba, 20 Ağustos 2015’te hayata veda eder. Ondan geriye toprağın kırmızılığına boyanmış atölyesi, boynu bükük çiçekleri ve mavi boyalı, üç tekerlekli işporta arabası kalır.

 

Yaşar Ercan

 

Evelâhir Sayı - 14